DOĞRUCU KUŞ

Bir zamanlar güneşin parıltısı ve kasabaların gürültüsünden uzakta, ağaçların ardında ve çalıların altında sakince akarak üzerinde şakıyan kuşları dinleyen bir derenin kıyısına bir kulübe yapmış fakir bir balıkçı yaşarmış. Bir gün balıkçı her zamanki gibi ağlarını atmaya çıktığında, akıntıyla kendisine doğru gelen kristal bir beşik görmüş. Ağını beşiğin altına hızlıca atarak beşiği çekmiş ve üzerindeki ipek örtüyü kaldırmış. Beşiğin içinde, yumuşak bir pamuk yatağın üstünde yatan biri erkek diğeri kız iki bebek varmış. Bebekler gözlerini açmış balıkçıya gülümsüyorlarmış. Adamın içi bu gördükleri karşısında acımayla dolmuş, oltalarını bırakarak beşiği almış ve onları evine götürmüş. Balıkçının karısı beşikteki bebekleri görür görmez çaresizce ellerini havaya kaldırmış. “Sekiz çocuk neyine yetmiyor?” diye bağırmış kadın. “Yetmezmiş gibi eve iki bebek daha getiriyorsun. Onları nasıl beslemeyi düşünüyorsun?” “Onların açlıktan ölmesine göz yummamı sen de istemezdin,” diye yanıt ...