AKILLI KEDİ ♫




Bir zamanlar ülkenin birinde kıtlık baş gösterince bütün fareler ekmek elden su gölden yaşayabilecekleri kralın kilerine gidip yerleşmiş. Saray görevlileri kilere birkaç kedi getirip bıraktıysa da farelerin çok sayıda olması ve son derece dikkatli hareket etmeleri nedeniyle pek bir sonuç elde edilememiş. Bunun üzerine kral ülkedeki en güçlü ve en akıllı kedinin aranıp bulunması ve kilerine getirilmesi talimatını vermiş. Gel zaman git zaman bulunmuş bu akıllı kedi. Kilerde bir sürü fareyi silip süpürmüş. Ne var ki zaman geçtikçe fareler daha da dikkatli olmaya başlamışlar. O kadar titizlermiş ki, kedi neredeyse hiç avlanamaz olmuş.

Akıllı kedi oturup ne yapabileceğini düşünmüş. Üzerine bir matem kıyafeti geçirmiş, kafasına bir matem şapkası takmış, eline de kederini gösteren bir baston almış. Ufak bir fare kendisine doğru seğirttiğinde sessiz ve hareketsiz bir köşede oturuyormuş. Bunu gören bütün fareler, "Oh ne güzel," demişler, "herhalde babası öldü, o yüzden artık çalışmayacak ve et de yemeyecek. Rahatça ortalıkta dolaşabiliriz." Ve böylece saklandıkları deliklerden dışarı çıkmaya başlamışlar. Önce birkaç tanesi korka korka çıkmış. Bakmışlar kedi hiç ilgilenmiyor, diğerleri de onları takip etmiş. Ancak kedi ansızın bastonunu ve şapkasını üzerinden atıp saldırmış ve bir sürü fareyi öldürmüş. Hayatta kalan fareler aralarında tartışıp yuvalarında kalmaya, ancak ve ancak kedi ortalıkta görünmüyorsa dışarı çıkmaya karar vermişler.

Artık kırk yılda bir fare bulabilen kedi yine oturup ne yapabileceğini düşünmüş. Gidip kilerin tavanından aşağı bir halat sallandırmış ve ucuna kendini asıp ölü taklidi yapmış. Kediyi o halde gören fareler sevinç çığlıkları atmış. Hepsi düşmanlarını yakından görmek için çıkıp gelmiş. Kedi aniden kafasını halattan kurtarıp üzerlerine atlamış ve korkudan donup kalan farelerin büyük bir kısmını öldürmüş. Saldırıyı atlatabilenler bir kez daha kedi tarafından kandırılmaktansa açlıktan ölmek daha iyidir deyip evlerinden çıkmamaya ant içmişler.

Akıllı kedi ne yapacağını biliyormuş. Kralın aşçısının hazırladığı un lapasının içinde yuvarlanmış. Her tarafı lapayla kaplanıp görünmez olunca gidip fare deliklerinin önüne boylu boyunca uzanmış. Lapayı fark eden aç fareler "Koşun başımıza gökten talih kuşu kondu," ve "Of enfes bir yemek!" diye bağrışmışlar. Hiç vakit kaybetmeden lapanın başına üşüşüp yemeğe yumulmuşlar. Bu anı bekleyen kedi daha fareler ne olduğunu anlayamadan birdenbire zıplayıp üstlerine atlamış. Ayaklanıp yürümeye başlayan lapanın aslında kedi olduğunu anlayana kadar bütün fareler ölmüş. Böylece kralın kilerinde hiç fare kalmamış.

Farelerin temizlendiğini öğrenen Kral çok memnun olmuş. Kediye saygıdeğer bir unvan vermeye karar vermiş ve kendisine önerilerde bulunulmasını emretmiş. Çok yüksek dereceli bir unvan olmalıymış bu. "Gökyüzü!" diye önermiş biri. "Ama bulutlar gökyüzünü kaplar," diye karşılık vermiş bir başkası, "dolayısıyla bulutlar gökyüzünden güçlüdür. Kediye Bulut diyelim." Bu sefer bir üçüncü itiraz etmiş: "Rüzgar bulutları kovalar, o yüzden Rüzgar daha uygun bir unvan." "Doğru ama rüzgar duvara çarptı mı geçemez," diye tespit etmiş bir başkası, "en doğrusu Duvar demek." O ana kadar susmuş olan yaşlı bir adam söz almış ve "Duvar da ne o kadar güçlü ne o kadar sağlamdır. Çünkü fare bir delik açıp geçiverir içinden. Fakat kediye Fare unvanını da veremeyiz, zira farelerin hepsini kedi yedi. İşte bu yüzden en güçlü ve en akıllı kedi için en saygıdeğer unvan kedidir," demiş.

Böylece kedilere bugüne kadar hep kedi denmiş.

Çeviren: İlsu Dirgin
Editör: Nuray Önoğlu
Kore masalı
Dinlemek için: https://soundcloud.com/serdar-kula/ak-ll-kedi



Comments

Popular posts from this blog

BİR GÖZ, İKİ GÖZ, ÜÇ GÖZ ♫

GEYİK PRENS VE KIZ KARDEŞİ

KRİSTAL KÜRE