AKIL MI, ŞANS MI? ♫



Akıl ve Şans bir gün tartışıyorlarmış. “Bir adam ancak şansı varsa adam olur,” diyormuş Şans. “Hayır, aklı varsa adam olur,” diye ısrar ediyormuş Akıl.

Sonunda komşu tarlada çalışan bir çiftçi üzerinde bunu deneyip görmeye karar vermişler. Önce Şans yaklaşmış adama ve işte tam o anda sabanın altüst ettiği topraktan bir testi çıkmış. Çiftçi hemen durmuş, testinin kapağını açmış ve içinin altın paralarla dolu olduğunu görmüş.

“Oh be!” diye bağırmış, “Zengin oldum.” Ama hemen sonra aklından, “Zengin oldum ama, ya hırsızlar bunu duyar da gelip altınlarımı çalmak isterlerse, ben de vermek istemezsem, ya beni öldürürlerse?” diye geçirmiş ve kaygılanmış.

Çiftçi bunları düşünürken köye giden hâkimin oradan geçtiğini görmüş. Hemen gidip altınlarını hâkime vermeye ve kendi sessiz sakin hayatına devam etmeye karar vermiş. Bunun üzerine koşmuş gitmiş ve hâkimi tarlasına çağırmış. Ama daha hâkim gelmeden Akıl adamın aklına girmiş. Hemen testiyi saklamış ve hâkime demiş ki: “Efendim, siz bir hâkimsiniz, bilge bir adamsınız; lütfen söyleyin, bu öküzlerimden hangisi daha iyi?” Hâkim çok kızmış ve adamı azarlayarak oradan ayrılmış.

Akıl da gidince çiftçi kendi kendine konuşmaya başlamış: “Tüh, ne budalayım! Niye altınları hâkime vermedim? O çok iyi saklardı. Şimdi bu altınları ne yapayım? Nereye saklayayım?”

Çiftçi günün geri kalanında çalışmayıp beyhude düşüncelere dalmış.

Akşam yine köyden dönen hâkimi görmüş. Yanına koşmuş ve bir dakikalığına tarlasına gelmesi için ona yalvarmış. Hâkim, adamın bir derdi olduğunu anlamış ve onunla gitmeye karar vermiş. Bu sırada Akıl yine adamın aklına girmiş ve hâkime demiş ki: “Efendim, siz bilge bir adamsınız; lütfen söyleyin, dün sürdüğüm yer mi büyük, yoksa bugün sürdüğüm yer mi?”

Hâkim adamın delirdiğini düşünüp gülerek oradan ayrılmış.


Akıl da adamı terk edince adam dövünmeye vurunmaya başlamış: “Ne kalın kafalıyım! Niye altınları ona vermedim? Şimdi bu altınları ne yapayım? Nereye saklayayım?” Böyle böyle söylenerek testiyi azık torbasına koymuş ve öküzleriyle birlikte evin yolunu tutmuş.

Eve gelince “Kadın, kadın!” diye seslenmiş; “öküzleri ahıra al, onlara saman ver, sabanı da içeri koy. Ben hâkime gidip geleceğim.” Uyanık biri olan karısı, kocasının azık torbasını yere koymadığını görünce içinde bir şey olduğunu anlamış. İçindekinin ne olduğunu görmesi gerektiğini düşünerek kocasına demiş ki: “Öküzlerini sen al ahıra, yemlerini sen ver. Benim inekleri içeri alıp sağmam lazım, sonra da koyunları alacağım. Öküzlerini ve sabanını içeri aldıktan sonra nereye istersen oraya gidersin.”

Adam, azık torbasını kapının yanına bırakıp öküzlerine bakmaya gitmiş. Kadın bunu fırsat bilip torbayı açmış, içi altınlarla dolu testiyi görünce onu çıkarıp yerine yuvarlak bir taş koymuş. Adam işi bitince torbasını yüklenip hâkime gitmiş, torbayı hâkimin önüne koymuş ve demiş ki: “Size bir armağan getirdim.” Ama torbayı açınca içindekinin bir taş olduğunu görmüşler. Hâkim adama çok kızmış, ama adamın sakladığı bir sırrı olduğunu düşünerek onu hapse attırmış. Kapısına da ne söyleyip ne yaptığını gözleyecek iki casus dikmiş. Adam hapiste ellerini oynatarak kendi kendine düşünmeye başlamış: “Testi böyle büyüktü, ağzı şöyle genişti, içi şu kadar kocamandı, altınlar da bu kadar çoktu.”

İki casus hemen hâkime gidip adamın ellerini oynatarak bazı hareketler yaptığını ama hiç konuşmadığını söylemişler.

Hâkim adamı çağırtmış ve elleriyle yaptığı hareketlerin ne olduğunu sormuş. Tam o sırada Akıl yine adamın aklına girmiş ve şöyle yanıtlamış: “Kendi kendime düşünüyordum, sizin başınız böyle büyük, boynunuz şöyle kalın, sakalınız bu kadar uzun. Ve kendime soruyordum, kimin kafası ve sakalı daha büyük, sizin mi yoksa keçimizin mi?” Bunun üzerine hâkim çok öfkelenmiş ve adamlarına çiftçiyi ölene dek pataklamalarını emretmiş. Çiftçi hemen atılmış:

“Durun, tamam, size doğruyu söyleyeceğim.” Hâkim, “Peki,” demiş. “Doğruyu söyle. Ne yapıyordun hapiste?” “İşin aslı şu ki,” demiş adam, “eğer beni pataklamaya devam etseydiniz kesinlikle ölürdüm.”

Bu söz hâkimi güldürmüş ve adamın gerçekten deli olduğuna ikna olarak onu serbest bırakmalarını emretmiş. Adam sapasağlam evine dönmüş. Bunun üzerine Akıl ve Şans el sıkışıp arkadaş olmuşlar ve demişler ki: “Akıl ve Şans, Şans ve Akıl; birlikte bir adamı adam ederler.”

Çeviren: Şule Ölez
Editör: Nuray Önoğlu
Ermeni Masalı
Dinlemek için: https://anchor.fm/Burcu-kendine%20tutun%20/episodes/Akl-ve-ans---Bir-Ermeni-Masal-ed777m


Comments

Popular posts from this blog

BİR GÖZ, İKİ GÖZ, ÜÇ GÖZ ♫

GEYİK PRENS VE KIZ KARDEŞİ

KRİSTAL KÜRE