KUŞ İLE BALİNA ♫



Bir varmış bir yokmuş, denizin birinde bir balinaya aşık bir kuş ve bir kuşa aşık bir balina varmış. Kuş, balinanın o güzel gülüşüne âşıkmış, balinanın suda yüzüşüne de hayranmış. Balinaysa, kuşun o güzel mi güzel beyaz tüylerine âşıkmış. Kuşun gökyüzünde süzülüşünü seyretmeye bayılırmış. İkisi de küçük balıkları yemeyi çok severmiş.

Kuş ve balina, yazın körfezde karşılaşırlarmış. Konuştukça konuşurlarmış; bir aydan ve gelgitten bir okyanustaki teknelerden bahsederlermiş. Kuş, komik şeyler anlatıp balinayı güldürürmüş. Balinaysa güzel şarkılar söyleyip kuşu duygulandırırmış. “Bir gün, okyanustaki ailemle tanışabilirsin,” demiş balina. “Sen de bir gün yeryüzündeki arkadaşlarımla tanışabilirsin,” demiş kuş. Her şey güllük gülistanlıkmış, ama dünyanın, bir kuş ile bir balina birbirine âşık diye duracağı falan yokmuş. Yaz bitmiş, sonbahar gelmiş. Sonbahar bitmiş, kış gelmiş.

Kıs gelince okyanusun suları soğumuş ve tüm balinalar daha sıcak sulara doğru yüzmeye başlamış. “Benimle daha sıcak suların oralara gelsene?” demiş balina. “Çok güzel yerlerdir; hem hep sıcaktır, hem de yiyecek bir sürü balık buluruz.” “Balık yemeyi çok seviyorum,” demiş kuş. “Seni de çok seviyorum. Nereye olursa olsun gelirim seninle. Ama önce, bana nasıl balina olabileceğimi öğret.” “İşte böyle!” demiş balina. “Beni izle,” deyip derinlemesine suya dalmış. “Tamamdır!” demiş kuş ve o da suya dalmış. Gittikçe derine dalıyormuş. “Yüzüyorum!” demiş kuş gülerek. “Balina oldum!” Ama bir süre geçince, kuş artık nefes alamamaya başlamış. Nefes nefese kalmış bir hâlde suyun üstüne çıkmış. Sürekli yüzmeye çalışmış ama her seferinde nefes nefese kalmış. “Bir kuşun, bir balinaya dönüşebileceğini sanmıyorum,” demiş kuş, “ben gelmeyeyim de sen gel benimle, olmaz mı? Falezlerin orada yaşıyorum. Çok güzel bir yerde kalıyorum; orada hava sıcak ve güzel. Hem, her sabah gündoğumunu izleyebilirsin.” “Gün doğumunu izlemeyi çok seviyorum,” demiş balina. “Seni de çok seviyorum. Nereye olursa olsun gelirim seninle. Ama önce, bana nasıl kuş olabileceğimi öğret.” “İşte böyle! Beni izle,” demiş kuş ve kanatlarını çırpıp gökyüzünde süzülmeye başlamış. “Tamamdır!” demiş balina ve gözlerini kapayıp, tıpkı kuşun kanatlarını çırptığı gibi, o da yüzgeçlerini çırpmış. Bir aşağı, bir yukarı çırpmış da çırpmış. Her tarafa su sıçramış. “Uçuyorum!” demiş balina gülerek. “Kuş oldum!” Ancak gözünü açtığında anlamış ki, gökyüzünde süzüldüğü falan yokmuş, hep suyun içindeymiş meğer. Sürekli uçmaya çalışmış ama uçamamış. “Bir balinanın, bir kuşa dönüşebileceğini sanmıyorum,” demiş balina. “Ne sen uçabiliyorsun, ne de ben yüzebiliyorum. O hâlde, nerede beraber yaşayabiliriz?” demiş kuş. “Burada, dalgaların arasında yaşarız!” demiş balina. Ama kuş, üzülerek kafasını iki yana sallamış. “Sen, okyanusun derinlerinde yüzmeyi seviyorsun,” demiş kuş. “Bu senin tercihin. Burada asla mutlu olamazsın.” Balina üzülerek iç çekmiş. “Sen de gökyüzünde süzülmeyi seviyorsun,” demiş balina. “Bu senin tercihin. Sen de burada asla mutlu olamazsın.”

Böylece, kuş ile balina birbirlerini çok sevdikleri ve birbirlerinin mutlu olduğu yerde kalmalarını istedikleri için vedalaşmışlar. Ancak, birbirlerini hiç unutmamışlar. Balina ne zaman bir kuşun gökyüzünde uçtuğunu görse, o biricik kuşu gelirmiş aklına. Gökyüzünün keyfini çıkarmasını umarmış öylece. Kuş da ne zaman bir balinayı okyanusun derinlerine dalarken görse, o biricik balinası gelirmiş aklına. Okyanusun keyfini çıkarmasını umarmış öylece.

Çeviren: Berdan Demirci
Editör: Nuray Önoğlu
Fransız masalı
Dinlemek için: https://soundcloud.com/serdar-kula/ku-ile-balina



Comments

Post a Comment

Popular posts from this blog

BİR GÖZ, İKİ GÖZ, ÜÇ GÖZ ♫

GEYİK PRENS VE KIZ KARDEŞİ

KRİSTAL KÜRE