TAŞ ÇİÇEK ♫




Uzuuun yıllar önce, Ural Dağları’nda bir köyde, Prokopyich adında meşhur bir usta yaşarmış. Prokopyich malakitten(1) takılar ve türlü eşyalar yapar ve Ural’ların en iyi ustası olarak bilinirmiş. Köyün ileri gelenleri ustadan zanaatını köydeki gençlerin bazılarına da öğretmesini istemişler, ancak getirdikleri gençlerin hiçbiri yeterince yetenekli değilmiş.

Köyde yaşayan Danila adlı kimsesiz bir genç varmış. Danila çok zayıf olduğu için köydeki büyük atölyede çalışamazmış ama sürekli hayaller kurar, doğada gezmeyi, doğayı izlemeyi severmiş. Bir keresinde ineklerini güden bir çobana yardım etmek istemiş ama kaval çalmaya başlayınca çoban uyuyakalmış ve kurtlar ineklerden birkaç tanesini yemiş. Hem çoban hem de Danila köylüler tarafından acımasızca cezalandırılmışlar.

Köyde yaşayan iyiliksever yaşlı bir kadın Danila’yı evine alıp onu tedavi etmiş, bitki ve çiçeklerden yaptığı ilaçlarla yaralarını iyileştirmiş. Kadın Danila’ya bitkilerin sırlarını öğretmiş ve ona Malakit Dağı’ndaki Taş Çiçek’ten söz etmiş. Kadının dediğine göre Taş Çiçek dünyanın en güzel çiçeğiymiş, “Ama,” diyerek Danila’yı uyarmış yaşlı kadın “her kim ki Taş Çiçeği bulur, asla mutlu olmaz.”

Danila iyileştikten sonra atölyenin sahibi taş işlemeciliğini öğrenmesi için onu Prokopyich’in yanına göndermiş. Çocuk şaşırtıcı biçimde çok yetenekliymiş. Prokopyich’in çocuğu yokmuş ve Danila’yı kendi oğlu gibi sevmiş. Böyle böyle birkaç yıl geçmiş ve Danila güçlü ve yakışıklı bir adam olmuş.

Bir gün atölyenin sahibi Danila’dan kendisi için malakitten bir vazo yapmasını istemiş ve nasıl bir vazo istediğini gösteren bir çizim vermiş. Danila hemen işe koyulmuş ancak fabrikanın sahibinin gönderdiği çizimdeki vazo onu hiç tatmin etmiyormuş. Her gün ilham almak için ormana gidip bitkileri, çiçekleri inceliyormuş. Uzun süre çalıştıktan sonra, sonunda, çizimdekine tıpa tıp benzeyen bir vazoyu bitirmeyi başarmış. Vazoyu diğer ustalara gösterdiğinde herkes vazoyu çok beğenmiş ve övgüler yağdırmışlar. Ama Danila onlara “Bu vazoyu tam olarak benden istedikleri şekilde yaptım ama içinde yaşayan bir güzellik yok. Doğadaki en basit bir çiçeğe bile baksanız onun güzelliğiyle kalbiniz mutlulukla dolar. Peki, hani nerede bu taşın içinde böyle bir güzellik?” diye karşılık vermiş.

Çok yaşlı bir usta Danila’yı uyarmış, “Bu şekilde düşünmemelisin. Yoksa Bakır Dağı Hanımı’nın kölelerinden biri olursun. Onun köleleri Bakır Dağı’nda yaşayıp orada çalışırlar ama şimdiye kadar onları gören olmamıştır. Ben bir keresinde tesadüfen onlardan birisinin yaptığı bir şeyi görmüştüm. Muhteşemdi! Bizim yaptıklarımız onlarınkilerle karşılaştırılmaz bile, çünkü onlar Taş Çiçeği görmüş ve taşın güzelliğinin sırrına ermişlerdir,” demiş.

Bu konuşmadan sonra Danila daha sık ormana gitmeye ve kendi vazosunu yapmak için uygun bir taş blok aramaya başlamış. Prokopyich Danila için endişeleniyor, nişanlısı güzel Katya ile bir an önce evlenmesi için ısrar ediyormuş. Ama Danila, “Beklemek istiyorum. Önce kendi vazomu yapmak istiyorum, ancak ondan sonra evliliği düşünebiliriz,” diyormuş.

Bir gün, ormanda taş ararken, birden bir fısıltı duymuş: “Danila Usta, taşını Yılan Tepesi’nde ara.” Arkasına dönünce bir kadının silik siluetini görmüş ama siluet o anda gözden yitmiş. Danila, “Herhalde o Bakır Dağı’nın Hanımı’ydı,” diye düşünmüş. Böylece Yılan Tepesi’ne doğru yola çıkmış ve vazosunu yapabileceği kocaman bir malakit blok bulmuş. Çok mutlu olmuş, taşı alıp evine götürmüş ve vazosunu yontmaya başlamış.

Ama vazoyu yapmayı tamamladıktan sonra, sonuçtan yine memnun olmamış ve üzüntüyle, “Belki de ben taşın güzelliğini ve gücünü anlayamadım,” demiş. Sonra Katya’yla birlikte evlilik tarihlerini açıklamışlar. Düğünden bir önceki gün Danila Yılan Tepesi’ne yürüyüşe gitmiş, oturup Taş Çiçeği düşünmeye başlamış. “O çiçeği görmeyi ne kadar da çok isterdim,” diye geçirmiş içinden.

Birden Bakır Dağı’nın Hanımı önünde belirmiş. Danila ona yalvarmış: “O çiçeği görmezsem yaşayamam, hayatımın bir anlamı olmaz!” Kadın cevap vermiş: “Sana onu gösterebilirim ama buna pişman olursun. Onu görenler ailelerini terk edip benim dağımda yaşamaya gelirler. Seni seven insanları, Prokopyich’i ve Katya’yı düşün.” “Biliyorum,’ demiş Danila, “ama yine de onu görmek zorundayım.” “Tamam,” demiş kadın, “Hadi o zaman, bahçeme gidelim.”

Sonra Danila’yı bahçesine götürüp ona muhteşem Taş Çiçeği göstermiş.

Akşam olunca Danila köye dönmüş. Nişanlısı Katya düğünün öncesindeki gece parti veriyormuş. Danila başlarda biraz eğlenmiş, dans etmiş, şarkılar söylemiş, ama sonra git gide bir hüzün kaplamış içini. Katya nesi olduğunu sorduğunda başının ağrıdığını söylüyormuş. Eve döndüğünde vazosunu kırmış ve koşarak oradan kaçmış.

Danila ortadan kaybolduktan sora köyde birçok söylenti çıkmış, ama kimse onun nereye gittiğini bilmiyormuş. Aradan üç yıl geçmiş, Katya başka kimseyle evlenmemiş. Annesi ve babası öldükten sonra yaşlı Prokopyich’le yaşamaya ve işlerinde ona yardım etmeye başlamış. Ama kısa bir süre sonra Prokopyich de ölmüş ve Katya yalnız yaşamaya başlamış. Hiç parası yokmuş, o da küçük broşlar yapmayı denemeye karar vermiş.

Güzel taşlar bulmayı umarak Yılan Dağı’na gitmiş. Ama tepedeyken sevgilisi Danila’yı hatırlamış ve ağlamaya başlamış. Birden çok güzel bir parça malakit görmüş. Katya taşı alıp eve götürmüş ve birkaç tane broş yapmayı denemiş. Dikkatlice çalışıp taşı güzelce yontmuş ve taşın içindeki doğal dokuları ortaya çıkartmış. Yaptığı broşları köydeki bir tüccara satınca Katya çok mutlu olmuş. “Benim yaptığım broşlar o dükkandaki en güzel şeylerdi. O malakiti bulduğum için çok şanslıydım. Belki de Danila bana yardım etmiştir,” diye düşünmüş.

Sonra yine güzel bir taş bulmak umuduyla Yılan Tepesi’ne tekrar gitmiş. Ama yine Danila aklına düşmüş ve göz yaşlarına boğulmuş, “Neredesin benim sevgili yoldaşım. Beni neden terk ettin?” diye ağlamış. Sonra, Katya etrafına bakınca hiç bilmediği bir ormanda bulmuş kendini, gözlerinin önünde bir dağ belirmiş. “İşte sihirli dağ,” diye düşünmüş Katya, “belki Danila’mı burada görebilirim.”

Katya aşağı doğru bakınca tıpkı Danila’ya benzeyen birini görmüş. Adam ellerini Katya’ya doğru uzatmış. Katya adama doğru koşmak isteyince görüntü kaybolmuş. Köye dönünce akrabalarına gördüklerini anlatmış ama kimse ona inanmamış; onun delirdiğini düşünmüşler.

Ertesi gün Katya Danila’yı görebilmek için umutsuzca tekrar tepeye gitmiş. Kızkardeşi onu takip ediyormuş. Katya kendini sihirli ormanda bulduğu yere gelmiş. “Danila, neredesin? Cevap ver Danila!” diye seslenmeye başlamış. Ona bir yankı karşılık vermiş: “O burada değil! O burada değil!” Sonra birden Bakır Dağı Hanımı ortaya çıkmış ve “Neden bahçeme geldin? Eğer taş istiyorsan, istediğini al ve git,” demiş.

Cesur Katya kadına cevap vermiş: “Senin cansız taşlarını istemiyorum. Bana Danila’mı geri ver. Başka birinin nişanlısını almaya hakkın yok.” Bakır Dağı Hanımı kahkahalarla gülmüş. “Sen kiminle konuştuğunun farkında mısın?” Katya bağırarak cevap vermiş: “Kör değilim. Kim olduğunu biliyorum. Senden korkmuyorum. Hem de hiç! Ve Danila’nın da bana geri dönmek istediğini biliyorum.” O zaman kadın “Pekâlâ,” demiş, “bırakalım da kendisi konuşsun o zaman.”

İşte o anda Katya Danila’yı görmüş. Bakır Dağı Hanımı “Seçimini yapmalısın Danila Usta,”demiş. “Onunla gidersen burada gördüğün ve öğrendiğin her şeyi unutacaksın. Burada kalmak istersen dünyanın geri kalanını unutmalısın.”

Danila iç çekmiş, “Çok üzgünüm. Sevdiğim insanları unutamam. Yaşadığım her dakika Katya’yı düşünüyorum,” demiş. Bakır Dağı Hanımı gülümseyerek, “Tamam Danila. Evine geri dön. Dürüstlüğün ve sadakatin için sana bir hediye vereceğim. Burada öğrendiğin bilgiyi unutmayacaksın. Ama kimseye dağdan bahsetme. Sana nerede olduğunu sorarlarsa uzaklara gittiğini ve yeteneklerini geliştirdiğini söyle,” demiş

Katya ve Danila, mutlu, eve dönmüşler. Katya’nın kız kardeşi onu ormanda bulamayınca köye dönmüş. Eve vardığında bir de ne görsün! Katya ve Danila evde, birliktelermiş. “Danila bunca zamandır neredeydin?” diye bağırmış. Danila ona gülümsemiş ve “Uzaklara gittim ve ölümsüz bir ustaya çıraklık ettim,” demiş.

Katya ve Danila uzun yıllar birlikte ve mutlu yaşamışlar. Danila çok uzak diyarlarda bile Ural Dağları’nın en yetenekli taş işlemecisi olarak nam salmış.


Derleyen ve düzenleyen: Michael Terletski
Çeviren: Erhan Akay
Editör: Nuray Önoğlu
Rus masalı
Dinlemek için: https://anchor.fm/altug-hasozbek/episodes/Ta-iek-Rus-Masal-edh92m/Ta-iek-mzikli-a238jcp


(1) Malakit: Kimyasal formülü Cu2CO3 (OH)2 olan yeşil renkli, bazen bantlı bir bakır minerali ve tamamen bu mineralden yapılı kaya.




Comments

Popular posts from this blog

BİR GÖZ, İKİ GÖZ, ÜÇ GÖZ ♫

GEYİK PRENS VE KIZ KARDEŞİ

KRİSTAL KÜRE