KIZILGERDAN’IN DOĞUŞU




Yaşlı bir adamın bir tek oğlu varmış; adı Iadilla imiş. Hayatı boyunca ona eşlik edecek olan koruyucu ruhu edinmek amacıyla tutacağı son uzun oruç için en uygun yaşa gelmiş Iadilla. Babası hırslıymış, oğlu halk arasında en bilge ve en yüce kabul edilen herkesin ötesine geçmeliymiş. Bu arzusunun yerine gelmesi için genç Iadilla’nın, ününe imrendiği, gücüyle ve bilgeliğiyle bilinen herkesten daha uzun süre oruç tutması gerektiğini düşünüyormuş.

Bu yüzden oğlunun bu önemli olaya büyük merasimlerle hazırlanmasını salık vermiş. Oğluna, onu arındıracak ve iyi ruhuyla birleşimine hazırlayacak yunak ve terleme kulübesine birkaç kez uğradıktan sonra, tamamen kendisine tahsis edilmiş küçük kulübedeki temiz şilteye uzanmasını emretmiş. Oruca bir erkek gibi dayanmasını tembih etmiş ve on iki günün sonunda hem doyasıya yiyeceğe kavuşacağına hem de babasının onayını kazanacağına söz vermiş.

Oğlan babasının emirlerine dikkatle uymuş ve yüzü örtülü bir şekilde uzanıp sakince hayatının tüm günleri boyunca iyi ve kötü talihini belirleyecek olan ruhun gelmesini beklemiş.

Her sabah babası küçük kulübenin kapısına uğramış ve ona dayanması için cesaret vermiş; uzun uzadıya ona uygun görülen sınavın tamamını başarması halinde kazanacağı onurdan ve namdan  bahsetmiş.

Oğlan bu ışıltılı söz ve vaatlere cevap vermemiş ama dokuzuncu güne kadar hiçbir hoşnutsuzluk göstermeden ya da homurdanmadan orada öylece uzanmış. Dokuzuncu gün babasına şöyle demiş: “Babacığım, rüyalarım kötü şeylere işaret ediyor. Orucumu şimdilik bozup daha hayırlı bir zamanda yeni bir oruca başlayabilir miyim?”

Babası cevap vermiş: “Evlat sen ne istediğini bilmiyorsun. Eğer şimdi kalkarsan bütün şan ve şeref uçup gidecek. Birazcık daha sabırla bekle. Sadece üç gün kaldı, yakında süren dolacak. Biliyorsun bu senin iyiliğin için ve ben de senden dayanmanı istiyorum. Yaşlı baban seni kabile reislerinin ve savaş muzafferlerinin arasında görmesin mi?”

Oğlu razı gelmiş ve şikayet etmesine neden olan ışığı daha da engelleyebilmek için kendini iyice örtmüş ve talebini yinelediği on birinci güne kadar uzanmaya devam etmiş.

Babası Iadilla’ya önceki gün verdiği cevabı yinelemiş ve ilk yemeğini kendi elleriyle hazırlayacağına ve sabaha karşı ona getireceğine dair söz vermiş. Oğlu inleyince babası eklemiş: “Güneşi batıya doğru alçalırken babanı utandıracak mısın?”

“Seni utandırmayacağım babacığım,” diye cevap vermiş Iadilla ve o kadar sessiz ve hareketsiz bir şekilde uzanmaya devam etmiş ki, yaşadığı sadece göğsünün hafifçe yükselip alçalışından anlaşılabilirmiş.

Ertesi sabah şafak sökerken, babası dilediğine kavuşmanın sevinciyle oğlu için yemek hazırlamış ve aceleyle ona getirmış. Küçük kulübenin kapısına geldiğinde şaşkınlıkla oğlunun kendi kendine konuştuğunu duymuş. Kulak kesilip dinlemiş ve ufak bir açıklıktan baktığında hayretler içinde kalmış. Oğlunun göğsünü boydan boya kızıla boyanmış olduğunu ve ellerinin omuzlarından geriye uzanabildiği yere kadar, vücudunu kızıla boyamakta olduğunu görmüş. İadilla bir yandan vücudunu boyuyor bir yandan da kendi kendine şöyle diyormuş: “Babam bir insan olarak tüm talihimi yok etti. Taleplerimi duymayı reddetti. Beni narin gücümün ötesinde zorladı. Kaybeden o olacak. Ben yeni halimle sonsuza dek mutlu olacağım, çünkü babamın sözünü dinledim. Ceremesini çeken yalnızca o olacak, çünkü benim koruyucu ruhum adil bir ruh. Bana arzuladığım gibi şefkat göstermemiş olsa da, başka bir şekilde merhamet gösterdi — bana başka bir şekil verdi ve artık gitmeliyim.”

O anda yaşlı adam ünleyerek içeri girmiş: “Oğlum! Oğlum! Ne olur beni bırakma!”

Ama genç adam kırmızı göğsüyle bir kızılgerdana dönüşmüş bile ve bir kuşun çevikliği ile kulübenin tepesine uçup en yüksek direğe konmuş. Gözlerinde parıldayan merhametle aşağıya, babasına bakmış ve ona şöyle demiş: “Gördüğün değişim seni kederlendirmesin babacığım. Şimdiki halimle bir insanken olabileceğimden çok daha mutlu olacağım. Her zaman insanların arkadaşı olup evlerinin yanında dolanacağım. Her zaman mutlu ve hoşnut olacağım. Her ne kadar bir savaşçı olarak senin arzularını tatmin edememiş olsam da, bu eksikliği barışın ve sevincin müjdecisi olarak telafi edeceğim. Seni şarkılarımla neşelendirecek, şu anki halimle sahip olduğum sevinç ve yürek hafifliğinin başkalarına da ilham vermesi için çabalayacağım. Bu sahip olmayı umduğun ama yitirdiğin şanın biraz da olsa telafisi olacaktır. Artık insan hayatının dert ve tasalarından azadım. Yiyeceğim dağlardan ve tarlalardan kendiliğinden gelecek ve yaşam yolum aydınlık havadan geçecek.”

Sonra da ayak parmaklarında esneyerek ve kendisine hediye edilmiş kanatlardan zevk alırcasına, tatlı şarkılarından birini şakıyarak civardaki ormana doğru uçup gitmiş Iadilla.

Çeviren: Burcu Alkan
Editör: Nuray Önoğlu
Kızılderili masalı

Comments

Popular posts from this blog

BİR GÖZ, İKİ GÖZ, ÜÇ GÖZ ♫

GEYİK PRENS VE KIZ KARDEŞİ

KRİSTAL KÜRE