BAY FOX




Bayan Mary çok genç ve çok güzelmiş. İki erkek kardeşi ve sayabildiğinden fazla aşığı varmış. Aşıklarının en cesuru ve en centilmeni Bay Fox imiş. Onunla babasının kır evindeyken tanışmış. Kimse Bay Fox'un kim olduğunu bilmiyormuş; fakat hiç şüphesiz cesurmuş ve muhakkak ki zenginmiş Fakat Bayan Mary için yalnızca Bay Fox önemliymiş, zenginliği değil. Sonunda kendi aralarında evlenmeye karar vermişler. Bayan Mary, Bay Fox'a nerede yaşayacaklarını sormuş ve Bay Fox da ona kalesini ve kalesinin nerede olduğunu anlatmış; fakat işin tuhafı, ne Bayan Mary'i ne de kardeşlerini gidip kalesini görsünler diye davet etmemiş.

Böylece, düğün günü yaklaşırken, erkek kardeşlerinin dışarıda ve Bay Fox’un da kendi ifadesine göre bir iki günlük iş seyahatinde olduğu bir gün, Bayan Mary Bay Fox'un kalesine doğru yola çıkmış. Hayli zaman arayıp taradıktan sonra nihayet kaleyi bulmuş; yüksek duvarları ve derin hendekleri olan güzel ve dayanıklı bir evmiş. Giriş kapısına vardığında üzerinde şöyle yazılmış olduğunu görmüş:

CESUR OL , CESUR OL!

Fakat kapı açık olduğundan içeri girmiş ama içeride kimsecikler yokmuş. İç kapıya doğru ilerlemiş ve onun da üzerinde yine şöyle yazılı olduğunu görmüş:

CESUR OL , CESUR OL , AMA ÇOK DA CESUR OLMA!

Bayan Mary salona varana kadar devam etmiş ve üst geniş merdivenlerden yukarı çıkarak koridordaki bir kapıya varmış. Onun üzerinde de şöyle yazıyormuş:

CESUR OL , CESUR OL , AMA ÇOK DA CESUR OLMA Kİ DEHŞETE DÜŞMEYESİN!

Fakat Bayan Mary cesurmuş ve kapıyı açmış. Ne görse beğenirsiniz? Genç ve güzel kadınların kanlı cansız bedenleri ve iskeletlerini! Bayan Mary manzarayı görür görmez bu korkunç yerden çıkıp gitmenin tam zamanı olduğunu düşünmüş, kapıyı kapatmış, koridoru geçmiş, merdivenlerden inmiş, tam camın önünden geçerken giriş kapısından eve doğru genç ve güzel bir kadını sürükleyen Bay Fox’u görmesin mi! Bayan Mary hemen aşağıya koşmuş ve Bay Fox baygın olduğu anlaşılan zavallı genç kadını sürükleyerek içeri girerken, tam zamanında, bir fıçının arkasına saklanmış. Bay Fox tam Bayan Mary'nin yanından geçerken, sürüklediği zavallı genç kadının parmağında parıldayan bir elmas yüzük görmüş ve onu parmaktan çıkarmaya çalışmış ama yüzük parmağa sıkı sıkıya oturmuş, bir türlü çıkaramıyormuş. Bunun üzerine Bay Fox lanetler okuyup ve küfürler etmeye başlamış, kılıcını çekmiş ve kadının eline indirmiş. Kılıç eli kesmiş, kesik el havada uçmuş ve sanki dünyada başka yer kalmamış gibi, Bayan Mary'nin kucağına düşmüş. Bay Fox etrafına bakınmış biraz ama fıçının arkasına bakmak aklına gelmemiş, sonunda genç kadını sürüklemeye devam etmiş, merdivenlerden yukarı Kanlı Oda’ya çıkarmış.

Bayan Mary yukarı çıktıklarını ve koridordan geçtiklerini duyduğu an, kapıdan süzülmüş, bahçe kapısından çıkmış ve koşabildiği kadar hızla, evine doğru koşmaya başlamış.

Tam da ertesi gün, Bayan Mary ve Bay Fox'un evlilik sözleşmesi imzalanacakmış ve o sabah bu sebeple görkemli bir kahvaltı düzenlenmiş. Bay Fox, masada Bayan Mary'nin karşısına oturduğunda ona bakmış ve ''Bu sabah ne kadar solgun görünüyorsun canım,'' demiş. ''Evet,'' demiş Bayan Mary, “dün geceyi çok kötü geçirdim, hiç dinlenemedim, korkunç rüyalar gördüm.'' '' Rüyaların tersi çıkar,'' Demiş Bay Fox ; '' ama bize rüyanı anlat, tatlı sesin mutlu saatler gelene kadar zamanın geçmesini sağlayacaktır.''

''Rüyamda...'' diye söze başlamış, Bayan Mary, ''dün sabah senin kalene gidiyordum, yüksek duvarlar ve hendeklerle çevriliydi ve bahçe kapısının üzerinde bir yazı vardı. Şöyle diyordu: CESUR OL, CESUR OL!" “Hayır, öyle değil, öyle bir yazı hiç olmadı,” demiş Bay Fox. ''Sonra evin giriş kapısına vardım. Onun da üzerinde bir yazı vardı ve şöyle diyordu: CESUR OL , CESUR OL , AMA ÇOK DA CESUR OLMA," diye devam etmiş sözlerine Bayan Mary. “Hayır, öyle değil, öyle bir yazı hiç olmadı,” diye atılmış Bay Fox. ''Merdivenleri çıkıp üst balkona geldiğimde ise üzerinde şunlar yazan bir kapı gördüm: CESUR OL , CESUR OL , AMA ÇOK DA CESUR OLMA Kİ DEHŞETE DÜŞMEYESİN," diyerek rüyasını anlatmayı sürdürmüş Bayan Mary. “Hayır, öyle değil, öyle bir yazı hiç olmadı,” diye ısrarla tekrarlamış Bay Fox. ''Ve sonra — ve sonra, kapıyı açtım ve odanın zavallı ölü kadınların hepsi de kanlar içindeki bedenleri ve iskeletleri ile dolu olduğunu gördüm,'' demiş Bayan Mary. “Hayır, öyle değil, öyle bir yazı hiç olmadı. Tanrı korusun, hiç olur mu öyle şey!” demiş Bay Fox. ''Hemen aşağı koştum ve sen Bay Fox, genç bir kadını kolundan sürükleyerek içeri girerken, tam zamanında kendimi bir fıçının arkasına atabildim. Ve tam yanımdan geçerken, Bay Fox, genç kadının elmas yüzüğünü parmağından çıkarmaya çalıştığını gördüğümü sandım; rüyamda yüzüğü çıkaramıyordun, Bay Fox ve zavallı kadının yüzüğünü almak için kılıcını çekiyor ve elini kesiyordun." “Hayır, öyle değil, öyle bir şey hiç olmadı. Tanrı korusun, hiç olur mu öyle şey!” demiş Bay Fox ve başka şeyler de söylemek üzere yerinden kalkıyormuş ki Bayan Mary bağırmış: “Ama öyleydi ve öyle oldu. İşte bakın el ve parmağındaki yüzük,'' demiş ve elbisesinin cebinden eli çıkardığı gibi doğruca Bay Fox'a uzatmış.

Kardeşleri ve dostları, derhal kılıçlarını çekmişler ve Bay Fox'u paramparça etmişler. 


Çeviren: Sinem Türkmen
Editör: Nuray Önoğlu
İngiliz masalı

Comments

Post a Comment

Popular posts from this blog

BİR GÖZ, İKİ GÖZ, ÜÇ GÖZ ♫

GEYİK PRENS VE KIZ KARDEŞİ

KRİSTAL KÜRE